Doğu Tarafından Bir Ateşin
Görünmesi
"İkdiddurer" isimli kitapta Mehdi'nin zuhur
alametleri bahsinde geçiyor:
Mehdi'nin çıkış öncesi alametlerinden
olan bu ateş hakkında kısa bir açıklama
yapmak yerinde olacaktır.
Bazı kişiler bu ateşi; sebepsiz yere birdenbire
ortaya çıkan, sönme nedir bilmeyen, hatta
herkesin bulunduğu yerden mutlaka göreceği
tarzda bir alamet olarak beklemektedir.
Halbuki kıyamet alametlerinin meydana gelişi
sırasında imtihan devam ettiğinden onların
anlaşılması, herkesin mecburen kabul edeceği
bir açıklıkta olmaz. Böylece insanlar akıllarını,
vicdanlarını, iradelerini kullanarak karar
verirler. Şayet kıyamet alametleri ile ilgili
hadisler en ince ayrıntısına kadar (mesela;
hangi şehirde, kaç tarihinde, ne şekilde
çıkacağı) anlatılsaydı, daha önce de belirttiğimiz
gibi herkes mecburen kabul eder, insanlar
arasında derece farkı kalmazdı. Bu sebeple
kıyamet alametleri ile ilgili hadisler özellikle
yarı kapalı bir şekilde bildirilmiştir.
Ateş alametini de bu şekilde değerlendirmek
gerekmektedir. Bir ateş sebepsiz yere çıkmaz;
ya bir kaza ile ihmal neticesinde veya kasıtlı
bir olay ile çıkar. Mehdi'nin çıkış alameti
olarak söylenmesi, onun çok garip ve olağanüstü
bir alamet şeklinde çıkmasını gerektirmez.
Önemli olan bu ateşin, hadiste tarif edilen
ateşin özelliklerine ve ortaya çıkış vaktine
uygun olmasıdır. Bu ateşi tanımak ve tespit
edebilmek için yapılacak ilk iş, özelliklerinin
ortaya çıkartılmasıdır.
Bilindiği gibi Temmuz 1991 yılında Irak'ın,
Kuveyt'i işgali sonrasında, Kuveyt'e ait
petrol kuyularını ateşe vermesi sonucunda
Kuveyt ve Basra Körfezi'ni çok büyük bir
ateş sarmıştı. Bu ateşle ilgili o dönemdeki
yazılı kaynaklarda yer verilen bazı açıklamalar
şöyledir:
- Kuveyt'de yanan petrol, insan
ve hayvanlar arasında ölüme sebep oldu.
Uzmanlara göre günde yarım milyon ton
petrol duman olarak atmosfere karıştı.
Her gün 10 bin tondan fazla is, kükürt,
karbondioksit ve büyük miktarda, kanser
yapıcı özelliği olan hidrokarbonlar bulut
gibi körfez üzerinde asılı durdular...
Yalnız Körfez değil, onun şahsında Dünya
yandı. (M. Necati Özfatura, Kurtlar Sofrasında
Ortadoğu, s. 175)
-Ateşe verilen iki kuyu, Türkiye'nin
bir günde çıkarabildiği kadar petrol veriyordu
ve dumanlar 55 km. uzaklıktaki Suudi Arabistan'dan
bile görülebiliyordu. (Hürriyet, 23 Ocak
1991)
-Kuveyt'te ateşe verilen yüzlerce
petrol kuyusu alev alev yandı. Uzmanların
"söndürmek son derece zor" dedikleri petrol
kuyularındaki yangının Türkiye'den Hindistan'a
kadar olan geniş bir bölgeyi en az 10
yıl süreyle etkileyebileceği bildirildi.
Ateşe verilen petrol kuyularında
çıkan alev ve dumanlar atmosferi devamlı
kirlettiler. Kuveyt gündüzleri gece manzarası
arz ediyordu. Alevlerle birlikte yükselen
füme rengi duman, Kuveyt semalarında sonbahardan
kış mevsimine geçişi hatırlattı... Kuveyt'in
tamamının yaşanılır hale gelmesi için
en az bir senelik bir zamana ihtiyaç olduğu
açıklandı. Kilometrelerce uzaktan görülen
alevlerle birlikte yükselen dumanlar,
Kuveyt semalarını tamamen kaplayarak ülkeyi
yaşanmaz hale getirdi ve varlıklı olanlar
Kuveyt'i terk ettiler.
Dahran'daki araştırma merkezi müdürü
Abdullah Dabbag'ın New York Times'da çıkan
açıklamasına göre, Basra Körfezi'ndeki
kirlenme neticesinde 106 tür balık, 180
tür yumuşakça ve bölgede yaşayan 450 tür
hayvan yaşama savaşı verdi. 600 petrol
kuyusundan yükselen dumanların komşu ülkelere
yayıldığı, ayrıca kükürt gibi kanserojen
maddeler ihtiva eden dumanların asit yağmuruna
dönüşerek tarımda verimi azalttığı açıklandı.
(M. Necati Özfatura, Kurtlar Sofrasında
Ortadoğu, s. 171)
|
1991
yılının Temmuz ayında Irak'ın,
Kuveyt'i işgal etmesi ve Kuveyt'e
ait petrol kuyularını ateşe
vermesi sonucunda Kuveyt ve
Basra Körfezi'ni çok büyük
bir ateş sarmıştır.
Saddam'ın emriyle askerler
Kuveyt'teki petrol kuyularını
ateşe verdi. |
|
Önceki sayfalarda yer verdiğimiz hadis-i
şerifin yukarıdaki ilk kısmında, ateş için
"sönük bir vaziyettedir" denmektedir. Ateş,
yanıcı bir maddenin yanmasıyla meydana geldiğine
göre burada sönük vaziyette bekleyen ateşin
kendisi değil, ateşin yakacağı hammaddedir.
O halde burada toprak altından çıkarılan
petrole işaret ediliyor olabilir. Nitekim
hadisteki Berehut denilen yer, bir kuyunun
adıdır. Bu kuyu petrol kuyusu olarak düşünülebilir.
Zamanı gelince bu kuyulardan çıkarılan petrol,
yanmaya hazır bir ateş haline gelmektedir.
"O ateş müthiş azap
olduğu halde insanları kaplar." O
ateş, sadece yanan bir ateş değil, aynı
zamanda insanları canından, malından ederek
azap içinde, elem-üzüntü içinde bırakacak
ve bütün doğayı kirletecek olan bir ateştir.
"O ateş insanları,
malları yakar bitirir." O ateş bir
kısım insanların ölümüne sebep olmaktadır.
Bunun yanında malları yakarak, maddi zarara
sebebiyet verdiği gibi, tüm çevreyi ve doğayı
kirleterek de insanların geçim kaynaklarını
yok etmektedir.
"Sekiz gün içinde rüzgar
ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına
yayılır." O ateşin, "rüzgar ile bulut
gibi uçan" kendisi değil dumanıdır. Burada
benzetme yapılarak dumanın bulutlara kadar
yükseleceği de anlatılmıştır. Bu duman rüzgarın
etkisiyle her yöne doğru yayılmaktadır.
"Geceki sıcağı, gündüzki
hararetinden daha şiddetlidir." O
ateşin hem gündüz, hem gece devamlı yandığı
anlaşılmaktadır.
"O ateş insanların
başının üzerinden arşın altına kadar yaklaşarak,
yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü
gibi korkunç gürültüsü olur." O ateşin
çok yükseklere kadar tırmandığına ve bu
ateşten gökgürültüsü gibi pek şiddetli bir
gürültü ile patlamalar meydana geldiğine
işaret edilmektedir.
"Gökte alışılmış olan
kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık
yayılacak." Hadisin bu kısmında,
olayın gece vakitlerinde meydana geleceğine
işaret edilmiştir. Gece vakti meydana gelen
büyük infilakın alevleri çok şiddetli bir
aydınlanma yapar. Bu kızıl alevlerin meydana
getirdiği kızıl aydınlanma, halkın alışık
olduğu kırmızı "tan" aydınlanmasından çok
ayrıdır. Çünkü gece vakti böyle gündüz gibi
aydınlanma olağanüstü bir olaydır.
|