www.hazretimehdi.com
ana sayfa- site haritası
 
 

 

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATINDA HZ. MEHDİ (A.S)

Her Yüzyıl Başlarında Müceddid Gönderilmesi

Müceddid: Yenileyen, yenileyici. Sahih hadislerle bildirilen, her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyaçlarına göre açıklamak üzere gönderilen büyük alim ve peygamberimizin (s.a.v.) varisi olan zat.

Ashab/i Kütüb-i Sitteden Imam-ı Hakim, "Müstedrek"inde ve Ebu davud "Kitab-ı Sünen'inde; Beyhaki, "Suab-i Iman"da tahriç buyurdular: "Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor." Hadisi şerifine mazhar ve masadak ve müzhir-i tam olan Mevlana essehir kutbü'l-arifin, gavsü'l vasilin, varis-i Muhammedi, kamilü't-tarikatü'l-aliyye ve-l müceddidiyye  Halid-i Zülcenaheyn Kuddise sirruhu ... ilh...
(Barla Lahikası , 119)

Her yüzyıl başında bir müceddid (dini canlandıran, yenileyen) gönderileceğini Resulullah (s.a.v.) efendimiz hadisleriyle müjdelemektedir. Küfrün, fuhşun, sapkınlığın ve dalaletin had safhaya ulaştığı hicri 1400 senesinde (1979-1980) Yani 14. asrın başında da hadisin haber verdiği gibi bir müceddidin gönderilmesi gerekmektedir. Bu da hadislerin ve alimlerin izahlarına göre, İslam aleminin 1400 senedir bekledigi Mehdi'dir.

Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz sene başında şu ümmetin dinini bidatten ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir.
Sünen-i Ebu Davud, 5/100

Her yüz sene başında bu ümmetin uleması arasından bir müceddid gelecek ve şeriatı  ihya edecektir. Bilhassa, aradan bin sene geçtikten sonra..Zira, böyle aradan bin senenin geçtiği vakit, geçen ümmetlerde ulül'azm bir peygamberin geldiği vakittir.
(Mektubat-i Rabbani, 1/520)

Bediüzzaman Said Nursi Hicri 13. Asrın Müceddididir

Samli Hafis Tevfik efendi bir risalesinde, Mevlana Halid Bağdadi  ile Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin hayatlarını mukayese ettiğini ve dört mühim tevafukla karşılaştığını şöyle izah ediyor:

Birincisi: Hazret-i Mevlana 1193'te dünyaya gelmiş. Üstadım ise, Arabi 1293'te. Tam Mevlana Halid'in yüz senesi hitam bulduktan sonra dünyaya gelmiş. 

İkincisi: Hazret-i Mevlana'nın tecdid-i din mücahedesine başlangıcı ve mükaddemesi, Hindistan'ın payitahtına 1224'te girmiş. Üstadım ise; aynen yüz sene sonra, 1324'te Osmanlı Saltanatının payitahtına girmiş, mücahede-i maneviyesine başlamış.

Üçüncüsü: Ehl-i siyaset, Hazret-i Mevlana'nın fevkalade şöhretinden tevehhüm ederek diyar-ı Sam'a nakl-i mekan ettirilmesi, 1238'de vaki olmuştur. Üstadım ise, aynen yüz sene sonra 1338'de Ankara'ya gidip, onlarla uyuşamayıp, onları reddederek - küserek-tekrar Van'a gidip, bir dağda inziva ederken 1338 senesini müteakip, Şeyh Said hadisesinin vukuu münasebetiyle ehl-i siyasetin vehmine dokunmuş. Ondan korkarak Burdur ve Isparta Vilayetlerinde dokuz sene ikamet ettirilmiş.

Dördüncüsü:  Hazret-i Mevlana Halid, yaşı yirmiye baliğ olmadan evvel allame-i zaman hükmünde, fuhul-i ulemanın üstünde görünmüş, ders okutmuş. Üstadım ise; tarihçe-i hayatını görenlere ve bilenlere malumdur ki; on dört yaşında icazet alıp, a'lemi ulema-i zamanla muarazaya girişmiş; on dört yaşında iken, icazet almaya yakın talebeleri tedris etmiştir.

Elhasil: Baştaki Hadis-i Şerifin "her yüz sene başında dini tecdid edecek bir müceddidi gönderiyor" müjdesinin ihbarına müvazi olarak Hazret-i Mevlana Halid, -ekser ehl-i hakikatin tasdikiyle -1200 senesinin yani on ikinci asrın müceddididir. Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek Risale-i Nur eczalari ayni vazifeyi görmüs.. Kanaat verir ki - nass-i Hadis ile - Risale-i Nur tecdid-i din hususunda bir müceddid hükmündedir.
(Barla Lahikası 119-121)

Yukarıdaki izahlarda Mevlana Halid'in 12.asrın, Bediüzzaman Said Nursi'nin de 13.asrın müceddidi olduğu anlaşılmaktadır. Mehdi'nin ise 14. asrın müceddidi olarak Hicri 1400 yılı başlarında çıkması beklenmektedir.
Bediüzzaman Hazretleri, hem kendisinden sonra gelecek müceddid olması, hem de ümmetin 1400 senedir şevk ve heyecan kaynağı olması nedeniyle, Hz. Mehdi (a.s.)'den çok açık teferruatlıca bahsetmiştir.

Mehdi Hicri 14. Asırda Gelecektir

Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahibleri, yani Mehdi ve şakirtleri, Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişlendirir ve o tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a şükrederiz.
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138-Kastamonu Lahikası, 72)

Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten işittim ki; o zat, eski velilerin gaybı işaretlerinden istihrac etmiş ve kanaati gelmiş ki; "Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid'atlar zulümatını dağıtacak." Ben, böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz.
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi- 189 Mektubat, 345)

O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pisar bir neferi olduğunu zannediyorum.
(Barla Lahikası, 162)

Bediüzzaman hazretleri yukarıdaki izahlarında; yaptığı çalışmalarla Mehdi'ye uygun ortam hazırladığını ve Mehdi geldiğinde kendisinin vefat etmiş olacağını, Mehdi'nin hizmetlerini kendi kabrinden seyredeceğini ifade etmektedir.

Risale-i Nur Külliyat'ında, Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili verilen ebcedler:

9/32- Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.

 

ayetindeki .... "Allah , kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor"
cümlesi hakkında Bediüzzaman hazretleri şöyle demektedir.

Şimdi hatıra geldi ki, eğer seddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirdleri olabilir.
(Sualar / 605)

Bu ayetin ebced değeri ile (1424-Miladi: 2004) Mehdi önderliğinde İslamın Dünya hakimiyeti devrelerine dikkat çekilmektedir.

2/257- ... inkar edenlerin velileri ise tağut'tur...

 

ayetindeki  "tagut"  (küfrün fikir sistemi) kelimesinin kendi içinde çöküş ve yıkılış tarihini de Bediüzzaman (ebced değerini) 1417 (miladi 1995) olarak vermektedir.

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar varki, herşey'i kendi hesabına aldığı için, faraza hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat dahi bu zamanda gelse, harekatını o cereyanlara değiştirecek diye tahmin ediyorum.
(Kastamonu Lahikası, 57)

Bediüzzaman Said Nursi, "hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat" diyerek Mehdi'nin henüz gelmediğini, müslümanlar tarafindan beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini bildirmektedir. Bediüzzaman hazretleri Hicri 13. asırda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır Hicri 14.asırdır. Bu asır Mehdi'nin çıkış zamanıdır.

"İşte bu hakikatı bilmiyen insafsız derler ki: "Ahiretin tafsilatını ders alan müteyakkiz kalbli, keskin nazarlı olan sahabelerin fikirleri niçin bin sene hakikattan uzak olarak fikirleri düşmüş gibi, istikbal-i dünyevide bin dörtyüz sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib zannetmişler?
(Sözler, 318)

"1400 sene sonra gelecek bir hakikati" 

Burada ne 1373, ne 1378, ne de 1398 denmemiş, tam 1400 denmiştir. Yani Hicri 14. yüzyıl. Hicri 1400 yılı ümmetin başsız kaldığı, fuhş'un azgınlığın, küfrün son safhaya ulaştığı, müslümanların maddi ve manevi büyük kayıplara uğradığı bir yüzyıl başlangıcı. Madem her yüzyıl başında bir müceddid (dinin yenileyicisi, dini bid'atlerden, sapmalardan önleyici) gönderilmiş, bu ümmetin fesadı zamanında da bunu dagıtacak, küfrü yok edecek müslümanların birleşmesine sebep olacak bir müceddidin gelmesi gerekiyor. Bu da müslümanların 1400 senedir beklediği Hz. Mehdi (a.s.)'dir.

Bediüzzaman Hazretlerinin Şam Hutbesi

Bediüzzaman hazretleri (hicri) 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde onbin kişilik bir cemaate verdiği hutbesinde, 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına ve sonunda onları yeneceği tarihe dikkat çekmektedir.

Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslamın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Samiyedeki hakikatlar...
Evet şimdi olmasa da otuz-kırk sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasını  o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaallah yarım asır (elli yıl) sonra onları darmadağın edecek.
(Hutbe-i Samiye, 25)

Evet şimdi (1371) olmasa da otuz -kırk (30-40) sene sonra...

1.Fen: Müsbet ilimler, biyoloji, fizik, kimya v.s.

2.Hakiki marifet: hüner, sanat , ilem ve fenlerle öğrenilen bilgi.

3.Medeniyetin mehasını; medeniyetin iyiliklerini
o üç kuvvetle donatıp, gerekli ihtiyacını karşılayıp o dokuz engelleri yenip, dağıtmak için,

1. taharri-i hakikat meyelani; Hakikati araştırma meyli
2.İnsaf
3.Muhabbet-i insaniyeyi: insan sevgisini.

O dokuz düşman sınıfının cephesine gendermiş inşallah yarım asır sonra (50 sene) onları darmadağın eder.

 
 

ANA SAYFA - SİTE HARİTASI

Yazar Hakkında - Diğer Siteler

Bu sitede yayınlanan tüm materyali, siteyi referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalayabilir ve çoğaltabilirsiniz. www.hazretimehdi.com

TÜRKÇE KURAN-I KERİM - BİZE DESTEK OLUN - HADİS KÖŞESİ

 

iddialaracevap.org adnanoktarhaber.com adnanoktarhukuk.com adnanoktargercekleri.com